Türkiye - Rusya
Ümit Yaşar BEKEN

Ümit Yaşar BEKEN

Türkiye - Rusya

03 Aralık 2015 - 09:41

Geçen yazın ortalarında Türk Medyası ve internet haber siteleri NASA’nın bu sene Türkiye’nin son bilmem kaç yılın en soğuk kışını geçireceği raporunu yayınladığı haberlerini, birer ikişer hafta arayla haber yapmaya başladılar.

Sadece kişisel merakımdan her seferinde NASA’nın sitesine girdiğimde daha çok MARS ile ilgili haberleri görebildim, yani Türkiye’nin geçireceği kış ile ilgili hiç bilgi yoktu…  

Geçtiğimiz günlerde bir Türk F-16’sı, Rusların SU tipi savaş jetini vurdu ve düşürdü.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk defa bir Rus savaş uçağı vurularak düşürülmüştü… ABD bile tarihinde hiç Rus uçağı vurmamıştır dersem herhalde ne kadar büyük bir kabadayılık yapmış olduğumuz anlaşılır.

Kendi kendime "Tamam, 24 saat içinde ortalık karışır" diye düşündüm.

Ruslar’ın, bizimkilere vize koyup kızları da artık Türkiye’ye göndermeyeceklerini açıklamalarının ardından en kayda değer hamle "doğal gaz konusunda" idi.

Haber yönetimi ve yaşanan süreç:

-Büyük kış uyarısı

-Rus uçağının vurulması

-Rusların doğalgazı kesmeleri

 

Ülkemizde her yerde, Türkiye ile Rusya’nın savaşa girmesi senaryolarını tartışmaya başladılar. ABD ve Avrupa ülkeleri de bizi gazlamakta gecikmedi.

Batı dünyası ilk kez Türkiye’yi bir konuda haklı görüyor ve kaba kuvvet konusunda destekliyordu.

Herkes Rusya’nın ateşli silah gücü üzerine konuşuyor ama onlarca yıllık teknolojik araştırmaları sonucunda gelmiş olabilecekleri düzey ve bu teknolojilerin bizim için oluşturabileceği tehlikeler üzerine kafa yormuyor.

İngilizcesi iyi olanlar Google’da “Electromagnetic investigations of Sowiet Union” diye yazıp araştırabilirler…

Neyse yavaşça konuya girelim, daha rahat anlaşılabilir olması için madde madde gideceğim.

 

***

 

2004 yılı verilerine göre (daha sonrasında resmi rakam yok) Uzay Çağı başlayalı yani 1957’den bu yana uzaya toplam 25.976 ( yirmibeşbin dokuzyüz yetmiş altı) uydu gönderilmiş. Buna bizimkiler de dahil

8.733 tanesi halen dünyamızın etrafında dönmeye devam ediyor. Gerisi dünyaya geri düşmüş veya uzay çöpü.

Bunların 3.937 ( Üçbin dokuzyüz otuzyedi) tanesi Ruslara ait. Yani teknik olarak gökyüzünün yarısı Ruslardan sorulur. Bizim uyduların, TV yayını ve haberleşme uyduları, yani gözlem yapabilme özellikleri yok. Bu özellik olmadığı için de uzayda olup biteni görebilme şansımız da yok.

Bu, kısaca şu anlama geliyor: havadaki uçaklarımızın üzerinde Rus uyduları kaynıyor, yani arkamıza geçip 3 puan almış durumdalar…

Peki bu uydular ile neler yapabilirler?

Tabi teknik olarak…

Elektromanyetik Dalga saldırısı:

-Ülkedeki tüm elektriği kesebilirler… Geçtiğimiz şubat ayında çok başarılı deneme yapılmış olabilir mi acaba?

-Uçaklarımızı havada kontrol dışı bırakabilirler veya hiç çalıştıramayabiliriz.  

-Her türlü elektronik ve dijital imkanlarımız devre dışı kalabilir… Mesela son model arabalarımızın marşı basmayabilir. Yani yaya kalırız…

-Askeri savunma ve saldırı sistemlerimizi hiç aklıma getirmek istemiyorum.

-Belli bölgelere gönderecekleri pyrokinetic özellikli elektromanyetik dalgalar ile insanların ateşlerini yükseltebilirler. İstanbul'da ve diğer büyük şehirlerimizde yüzbinlerce insanın yüksek ateş şikayeti ile hastanelere hücum ettiğini düşünebiliyor musunuz? Bu arada kısaca geçelim; Pyrokinetic dalgalar ile moleküller düzeyde titreşimler yaratarak  moleküller arasında yaşanan sürtünme ile maddeyi ısıtmak, hatta tutuşturmak mümkün…  Bunu sadece insanlarımıza değil mesela cephaneliklerimize de uygulayabilirler.

-İklim manipülasyonu, yani yine iyonosfere uygulayacakları elektromanyetik dalgalar ile hava koşullarını kontrol edebilirler yani bizi gerçekten güneşli ve açık bir havadan birkaç saat içinde dondurucu bir karakışa sokabilirler…

Bu maddeleri uzatmak mümkün ama esas demek istediğim şudur;

Rusya ile olası bir savaşta karşımızda çok fazla Rus askeri göremeyebiliriz, çünkü yukarıda saydıklarımı masalarının başında kahvelerini içerken de yapabilirler. Bunun için de 10 -15'den fazla mühendise gerek yok…

Peki bizimkiler bunu bilmiyorlar mı?

Bence tabi ki biliyorlar…

Son 10 yıldır “Çözüm Süreci” oyalaması ile birçok alanda büyük ilerlemeler kaydettiğimizi düşünüyorum. Özellikle düşürülen Rus uçağı ile ilgili son günlerde ortaya atılan, sistemleri kilitleyen, yazılımın bizim mühendislerimiz tarafından çözüldüğü için vurulabildiği iddiasına gerçekten çok inanmak istiyorum…

Yani bu gerçekten Dünya’yı dize getirmeye çalışan Rusya’ya belki de ne kendilerinin ne de Dünya’nın  hiç beklemediği bir ülkenin attığı bir kabadayı tokadıydı…

 

Peki bu kabadayı neyine güveniyor?

Sürekli Türk olmadığı, hatta Türklüğü ortadan kaldıracak diye anlatılan şimdiki Cumhurbaşkanımız, daha önce hiçbir hükümetin yapmadığı kadar Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler kurdu, ziyaretler gerçekleştirdi. Hatta iddialar karşısında en zıt gördüğüm iş ise Moğolistan’da bulunan “Orhun Yazıtları”nı, yani Türk adının geçtiği en eski yazıtları koruma altına aldırarak yine ilk resmi ziyareti yapmış olmasıdır.

Türkiye’ye ilk destek her zamanki gibi Azerbaycan’dan geldi. Diğer Türk Cumhuriyetleri de harekete geçmiş olabilirler…

Yazıyı sayfalarca uzatmak mümkün ama Türkiye Cumhuriyeti ve Türkler ile ilgili bu sene ortasında Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşaveya’nın sarfetmiş olduğu bir cümle ile bitirmek istiyorum;

"Kimse Türkiye Cumhuriyeti’ni mevcut sınırlarından ibaret sanmasın”

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum