İnsanları kontrol edebilmek için kafalarının içinden geçenleri bilmeniz ve kurdukları iletişime erişiminizin olması gerekir, yani onları dinleyebilmeniz gerekir.
1943 yılında ABD ve İngiltere Dünya’nın en büyük dinleme ağını kurmaya karar verirler. ECHELON adını verdikleri programın amacı ilk başta Nazi Almanyası’nın iletişimine sızmaktı. 2. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından 5 Mart 1946 yılında ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda arasında imzalanan UKUSA anlaşması ile ECHELON’un adı direk açıklanmasa bile varlığı resmen ilan edilmiş oldu. Amaçları Dünya genelinde öncelikli olarak Sovyetlerden olmak üzere kendilerine karşı olası tehlikeleri önceden öğrenmekti. Bu sistem işlemeye başladığı günden beri yeni gelişen teknolojiler ile sürekli geliştirilmekte ve yenilenmektedir. 1962 yılından sonra uydu ve elektromanyetik teknolojilerin hızla gelişmeye başlamasıyla en gelişmiş bilgisayarlar ile desteklenen Echelon sisteminin Dünya üzerinde bağlanamayacağı santral ve iletişim ağı olmadığı söylenir.
Telefon, GSM, E-mail, Telsiz, TV, radyo ve tabi internet; bu iletişim sistemlerinin tamamına bağlı olduğu düşünülen Echelon tanımlanmış olan anahtar kelimelerden birini yakaladığı zaman yazışma veya konuşma fark etmeden kopyalama, kayıt veya dinlemeye alabiliyor.
İçinizden bazıları hemen H.A.A.R.P. diyerek konuyu açıklamaya çalışacaktır ama yanılıyor olabilirsiniz çünkü 60’lı ve 80’li yıllar döneminde kullanılan H.A.A.R.P. bile artık demode olmuştur yani eski bir teknoloji sayılmaktadır.
Hatta en son elektromanyetik ve dijital uydu teknolojileri ile herhangi ortamdaki konuşmaları bile dinleme düzeyine erişmiş olabileceğinin mümkün olduğu düşünülmektedir.
Burada aslında Echelon birden fazla ve sürekli gelişen daha başka son teknolojik imkanlar ile desteklendiği de düşünülebilir.
Özellikle 90’ların sonlarında ulaşılan Ankstrom ölçü birime ile bilim adamları artık Milimetre’nin 10 milyonda biri ortamında çalışabilmektedirler ve bu ilerleme teknolojinin her alanında akla hayale gelmeyecek gelişmelere yol açmış olabilir.
Yani böcek diye adlandırılan dinleme aygıtları inanılmaz derecede ufalmış ve hiç aklımıza gelmeyecek yerlerimize yerleştirilmiş olabilir.
Makam araçları, uçaklar, bilgisayar işlemcileri, akıllı telefonlar, mobilyalar ve her türlü eşya vs. Devletimizi yöneten siyasilerimizin hayatında o kadar çok ithal edilmiş eşya ve araç gereç var ki tüm bu eşya ve araçların içinde ankstrom büyüklüğünde mekanizmalar yerleştirilmiş olabilir mi?
Elimizde Ankstrom düzeyinde tarama yapabilecek ve eğer varsa bu mekanizmaları tespit edebilecek teknoloji var mı?
Yani ne yaparsak yapalım Fuat Avni her yerimizde olabilir….
YORUMLAR