Değerli okuyucular, öncelikle herkese merhaba. Artık bu köşeden sizlerle birlikte olacağım. Amacım okuyanlar için faydalı olabileceğine inandığım hukuki bilgileri bu köşeden paylaşıp sizleri bilgilendirmektir. Bu haftaki yazıma, günlük hayatta herkesin karşılaşabileceği bir sorun olan İcra İflas Kanunu'na yönelik bazı uygulamalardan söz etmek istiyorum. Hepimizin bildiği gibi bankaların vatandaşlara, kredi kartı ve uzun dönemli ev, ihtiyaç v.b. kredi açmaları ülkenin yarısından fazlasını borçlu hale getirdi. Kısacası çoğumuz haciz tehdidi altındayız.
Elbette ki sadece bankalara değil, ticari hayatta mal alışverişleri, kefil olma v.b. birçok sebeple borçlu durumda olabiliyoruz. İcra müdürlüğünde takip açan ve takibi kesinleşen (borçluya tebligat yapılması ve bu tebligata itiraz edilmemiş olması demektir.) alacaklı, borçlunun malvarlığından alacağını tahsil etmek için uğraşacaktır. Borçlunun mal varlığından kasıt, menkul, gayrimenkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarıdır. Öncelikle üzerine kayıtlı araba, ev olup olmadığı araştırılır. Olması halinde bunlar üzerine haciz konulur. Bankalarda hesaplarının olup olmadığı araştırılarak, hesabının olması muhtemel bankalara uygulamada 89/1 dediğimiz haciz ihbarnamesi gönderilir. Aynı zamanda 3.kişilerdeki başka alacaklarına ilişkin bir bilgi varsa bu kişilere de 89/1 gönderilebilir.
Son zamanlarda medyada da birçok habere konu olan "ev haczi kalktı mı" konusuna gelince; İcra İflas Kanununda yapılan son değişiklikte ev hacizlerine yönelik olarak da bir düzenleme yapıldı. Düzenlemeye göre ev haczi kalkmadı. Alacaklının talebi halinde borçlunun evine hacze gelinebilir. Ancak, eskiden olduğu gibi evde bulunan tüm eşyalar haczedilemez. Borçlunun yaşaması için lüzumlu olan ev eşyaları haczedilemez. Bu lüzumlu eşyalardan birden fazla olması halinde biri haczedilebilir. Örneğin evde iki buzdolabı varsa bunlardan biri haczedilebilecektir. Ayrıca lüks sayılan eşyalarda haczedilebilecektir. Nelerin lüks eşya ve lüzumlu olup olmadığının takdiri ise icra memuruna ait olacaktır.
Gelelim yazımızın başlığında da belirttiğim "borçlunun haline münasip evinin haczedilip haczedilemeyeceği konusuna. İcra İflas Kanununun, haczi caiz olmayan mal ve haklar başlıklı 82.maddesinde, borçlunun haline münasip evi de yer almaktadır. Bu maddeye göre borçlunun haline münasip evi haczedilemez. Haline münasip olup olmadığı nasıl belirlenecektir? Bir evi varsa haczedilemez mi? Alacaklı talep ettiğinde icra müdürü evin haczi caiz değil diyerek talebi red mi eder?" Tüm bu soruların yanıtını verelim.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, alacaklı icra müdüründen borçlunun evi varsa bu eve haciz konulmasını isteyebilir. İcra müdürü bu talebi geri çeviremez. Alacaklı haciz koydurduğu evin diğer satış işlemlerine de başlayabilecektir. Borçlu, İcra Mahkemesine başvurarak kendisine ait olan evin haline münasip evi olduğuna ve bu nedenle haczinin caiz olmadığına yönelik şikayette bulunmadığı takdirde evi satılır. Alacaklı alacağını alır ve geriye kalan borçluya verilir. Kısaca özetlemek gerekirse, borçlu haczedilen evinin haline münasip evi olduğuna yönelik şikayetini İcra Mahkemesinde dile getirmelidir. İcra Mahkemesi gerekli incelemeyi gerekirse ve uygulamada çoğunlukla, bilirkişi marifetiyle yaptırmaktadır. Mahkeme evin borçlunun haline münasip evi olduğuna kanaat getirirse evin üzerindeki haciz kalkar, aksi halde alacaklı satış işlemlerine başlayabilir. Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.
YORUMLAR