İcra yoluyla çocuk görme...

İcra yoluyla çocuk görme...

ÖZEL HABER - Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarının velayeti anneye verilen babalar, evlatlarını görmek için hukuki engellere takılıyor. "Çocuk Haczi" kapsamında çocuklarını gören bazı babalar bu durumu "zulüm" olarak değerlendirirken, tarafları eşit anlamda koruyan kanuni düzenleme bekleniyor.

İcra yoluyla çocuk görme...

ÖZEL HABER - Eşinden ayrıldıktan sonra çocuklarının velayeti anneye verilen babalar, evlatlarını görmek için hukuki engellere takılıyor. "Çocuk Haczi" kapsamında çocuklarını gören bazı babalar bu durumu "zulüm" olarak değerlendirirken, tarafları eşit anlamda koruyan kanuni düzenleme bekleniyor.

İcra yoluyla çocuk görme...
20 Aralık 2016 - 21:39

ÖZEL HABER- EREN ERMİŞ

Boşandıktan sonra çocuklarının velayeti anneye verilen ve çeşitli nedenlerle evlatlarından ayrı kalan bazı babalar, çocuklarını ayda iki kez icra yoluyla yaklaşık 500 lira ödeyerek görebiliyor. İcra Müdürlükleri’nce hazırlanan “haciz tutanağı” ile çocuklarını görmeleri ve bu belgede “Borçlu: Anne, Alacaklı: Baba, Borç Miktarı: Çocuk Teslimi” ibarelerinin yer alması babaların tepkisini çekiyor.

Silivri'de yaşayan Cengiz D., çocuğunu göremeyen mağdur babalardan biri. Mahkemenin "çocuk haczi" kararıyla ayda iki defa görmeye gittiğini, annesinin evde olmaması nedeniyle bundan da faydalanamadığını belirten D., "Ne kadar mücadele edersem edeyim hukuki olarak engellere takılıyorum. Çocuğumu, evladımı göremiyorum. 'Çocuk haczi' gibi acı veren bir hakkımız olmasına rağmen, paran yoksa göremeyeceğin bir durum söz konusu" dedi.

Cengiz D.,  boşanma süreci ve sonrasında yaşadıklarını KASABA'ya anlattı. Çocuğundan ayrı kalmanın derinden yaraladığını belirtti ve kendisi gibi çok sayıda babanın aynı mağduriyet içerisinde olduğunu söyledi. Evladını görmek için hukuki yöntemlerin sınırlı kaldığını ifade ederek, 3 yıl içinde yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:    

"GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE AYRILMA KARARI ALDIK"        

"Konu, boşanmış bir babanın oğluyla şahsi ilişki sağlayamaması ve bunun sonucu olarak oluşan psikolojik sorun, maddi şiddet ve bunu destekleyen kamu kuruluşların ve kanunlarımızın pozitif ayrımcılığı ve artan pozitif kıyım. Sonuç olarak, parçalanan aileler ve artan kadına şiddet...

2002 yılında evlendim. 2004 yılında bir oğlum dünyaya geldi. İlk dönemlerdeki aile içinde yaşanan sorunları oğlum Doruk Eray bir nebze unutturdu. Daha sonra maddi beklentileri artan annesinin taleplerini karşılamakta zorlandım. Ev alalım dedi, ben de çalışırım dedi. Fakat evi aldıktan sonra işe girmek istemedi. Tek başına 3 sene evin parasını ödedim. Bu sefer de evi kendi üzerine yapmamı istedi. Zaten ödemekte zorlanırken bu konunun üstüne her gün bu tartışmalar arttı. Zorlanınca satmak zorunda kaldım. Sonra taşınalım dedi, ağabeyine yakın Çekmeköy'e taşındık. Orda da sorunlar devam etti. İyi kötü bir işe girip çalışmaya başladım ama sorunlar yine devam etti. İşe yoğunlaşmakta zorlandım. Her gün tartışmalar ve sorunlar.. çocuk da yıpranmaya başlamıştı. Huzursuz bir ortamda büyümesin dedim, ayrılma kararı aldık fakat bu sefer de istediklerini elde edemeyen annesi çocuğu kullanmak suretiyle bana karşı kışkırtıp doldurmaya başladı. İşten ayrıldım ve Silivri'de annemlerin evine yerleştim. Her hafta sonu Silivri'den Çekmeköy'e oğlumu görmeye gidişimde saatlerce beni kapının önünde bekletiyordu. Ben de karakola şikayet ettim, onlar da beni savcılığa yönlendirdi. İki üç defa savcılığa şikayet ettim fakat bir sonuç alamadım. Bu seferde savcılığa o gidip beni şikayet etti ve evden uzaklaştırma kararı aldırdı. Benim çocuğumu görememem konusunda işlem yapmayan savcılık, O'nun beyanı ile bana evden uzaklaştırma kararı verdi. Artık evime, çocuğuma yaklaşmam bile suçtu. Ben de çocuğu göstermiyor diye Aile Mahkemesine şikayet etim. Ancak ayda iki defa sadece Cumartesi günleri görme hakkı tanıdı. Cumartesi günleri gittiğimde ise evi terk ediyordu. Saatlerce kapıda bekliyordum. Silivri'den Çekmeköy'e 3-4 saat yolculuktan sonra eve varabiliyordum fakat eve gittiğimde zile bastığımda çocuğu ya bana göstermiyordu ya da evde olmuyordu. Sabah 5,30-6:00'da Silivri'den çıkıp akşam 8-9 gibi eve dönüyordum. Günüm yollarda geçiyordu fakat oğlumu göremeden geri gelmek zorunda kalıyordum."

AVUKATIM ÇOCUK HACZİNİ ÖNERDİ

Mahkemenin evden uzaklaştırma kararından sonra çocuğunu görebilecek hukuki yöntemler aradığını söyleyen baba Cengiz D., avukatının çocuk haczini önerdiğini söyledi. İcra yoluyla çocuk görmenin kendisinde şaşkınlık yarattığını belirten Cengiz D., çocuğuna eşya muamelesi yapılmasının can yaktığını vurguladı:

"Avukata danıştım, icra ile görebileceğimi söylediler. Önceleri saçma geldi. Çocuğum mal, eşya değil ki. Eğer çocuğunu sevmek istiyorsan, sarılmak istiyorsan, koklamak istiyorsan, çocuğumu haczetmeliydim. Nasıl ben çocuğumu haczedeyim? Dosyada 'Borçlu: Anne Z. G. Alacaklı: Baba Cengiz D. Konusu: Çocuk Teslimi'  yazıyordu.

İCRA İLE HER GÖRÜŞ MASRAFI 500 TL

Anadolu Adliyesinde dava açtım. Anadolu Adliyesi 19. İcra Dairesi:2011/16317 nolu dosya. Çocuğumu görmem için 300-500 TL arası her görüşme günü için param olması gerekliydi icra kaldırabilmem için. Ayrıca Pedagog tutup, aracımla evinden alıp, çocuğumun bulunduğu eve götürüp, teslim sonrası da evine bırakmakla hükümlüydüm. Aynı şekilde icra memurunu da evinden alıp, evine bırakmak zorundaydım. Eğer paran varsa çocuğunu görebiliyorsun. İkinci defa icra ile gitmeme rağmen yine göremedim çocuğumu. İcraya gideceğim gün evi terk ediyordu. İcra ceza davası açtım  Medeni Kanun Madde 341'e göre velayeti elinde bulunduran kişi çocuğu göstermezse, 6 aya kadar hapis ile  tazyik olunur diyordu. Fakat duruşmada bayan hakime çocuğu görme günü hastaneye gittiğini beyan eden annesi, hastaneden gelen yazılı açıklamada olay günü hastaneye gitmediği ortaya çıkmıştı. Yalan beyanda bulunup mahkemeyi yanıltmaya çalışan çocuğumun annesi yargılanması gerekirken beraat etti. İtiraz ettim. Haklı bulunmama rağmen yine ceza verilmedi.

2 SENEDİR ÇOCUĞUMU GÖREMİYORUM

Defalarca çocuk haczi ile gitmeme rağmen çocuğumu 2 senedir göremiyorum. Çocuğumu görmek için okula gittim fakat o kadar çok doldurulmuştu ki beni okuldan kovdu oğlum, seni şikayet ederim deyip tehdit etti. Okulda rahatsız etmememi söyledi. Peki bu durumda çocuğumdan uzaklaştırılan, çocuğum bana karşı doldurulmuş, yabancılaştırılmış, kışkırtılmış bir durumda, bir baba olarak ne yapacağımı bilmiyordum. Çocuğumu bana karşı dolduran annesi bununla da kalmayıp çocuğum üzerinden nafaka davası açıp ödemediğim taktirde nafaka hapsiyle karşı karşıyaydım.

Eğer çalışamazsam, gelirim yoksa, kanunlara göre suç işlemiş olacaktım. Eşin dostun katkılarıyla hapisten kurtulmaya çalışıyorum.

İyi bir karı-koca olamamıştık bari iyi bir anne- baba olmalıydık. Fakat ben babalık yapma isteğim, kendisine velayeti verilen annesi tarafından kötüye kullanılıyordu."

POZİTİF AYRIMCILIK POZİTİF KIYIMA GİDİYOR

Aile olamamanın neticesinde annesi tarafından babası ve baba tarafına yabancılaştırılması ve bu konu da kanunlarımızın pozitif ayrımcığının pozitif kıyıma gittiğini ve bu şekilde toplumun en küçük ana birimi olan ailelerin dağılmasını ve bunun sonucunda hızla toplumdaki yozlaşmalar artmaktadır. Nafaka alabilmek için bayan eşler sigortasız çalışmakta, evlendikleri taktirde eski eşinden gelirden mahrum olmamak için gayri meşru ilişkiler yaşamaktadır. Bu kanunlar maalesef kötü niyetli bayanlar tarafından kullanılmakta. Gerçekten mağdur olan bayanların haklarını da suiistimal etmektedirler.

ERKEKLER POTANSİYEL SUÇLU MUAMELESİ GÖRÜYOR

Kadına yönelik pozitif ayrımcılıkla ilgili kanuni düzenlemelerin erkeklerde mağduriyet yarattığını düşünen Cengiz D., tarafların eşit şartlarda korunması gerektiğini şu sözlerle ifade etti:

"Karakolda, kadınla ilgili erkek olarak başvuru yaptığında potansiyel suçlu muamelesi görüyorsun. Sen bayanı şikayet ettiğinde kovuşturmaya yer olmadığına karar veren savcılık, bayanın sadece beyanı esas olarak kabul edildiğinden dolayı (6284 sayılı Kadını Koruma Kanununa göre delil ispat tanık gerektirmeksizin kadının beyanı gerçek olarak kabul ediliyor. Kadın hoşuna gitmeyen bir erkeği iftira ile karakola şikayet ettiğinde erkek potansiyel suçlu olduğu için hemen soruşturma açılıyor hatta basından da takip edildiği gibi tutuklanıp hapse atılmaktadır.) erkekler yargılanmakta hapse atılmaktadır.

"ERKEKSEN SUÇLU SENSİN"

Basında ve yargıda algı oluşturulduğundan dolayı, erkeksen suçlu sensin. 'Sen ne yaptın ki kadın çocuğu göstermiyor. Sen ne yaptın ki kadın evi terk etti' denilip siz kendinizi savunmanız bile istenmiyor. Ne söylediğiniz ne yazdığınız önemli değil. Maalesef yasalarımızda cinsiyet ayırımı yapılmaktadır. Pozitif ayrımcılık yapılmaktadır.

Bu açıklamalarım biraz detaylı oldu fakat boşanmış erkeğin başına gelen en basit olayları anlatmaya çalıştım.

Sonuç olarak 2 yıldır oğlumu göremiyorum. Beraber kaliteli bir zaman geçiremiyorum. Tek yol çocuk haczi, fakat o da yeterli değil. Çocuğumu görmem için paralı olmalıyım. Param yoksa çocuğumu görmeye, koklamaya, sarılmaya, ilgilenmeye hakkım yok. Babalık yapmam onunla ilgilenmem engellenmektedir. Çocuğumun babasıyla görüşmesi yasalar tarafından korunmamaktadır.

Tek isteğim sadece benim değil bir çok baba evlatlarından ayrı yaşamakta görüşmesi engellenmekte, kanunlarla korunmayan çocuklarımızın baba şefkatinden yoksun büyümekte ve babasız büyümekte. Gelecekte ise potansiyel suçlular olarak aramıza katılmaktadır. Silivri'de yüzlerce baba ve evlatları görüşmesi engellenmekte, korunmamaktadır." 

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • cengiz DİNÇER
    6 yıl önce
    Teşekkürler Eren Bey. Çocuklar istismar edilmesin. çocuklarımız haciz edilmesin.duygusal istismara uğramasın.:( Çocuklarımıza sahip çıkalım..rnDağılmış Aileler ve Çocuk Hakları Derneğirn0532 762 27 20
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
TİROİD kanserinin 5 belirtisini önemseyin
TİROİD kanserinin 5 belirtisini önemseyin
 8 maddede mezoterapinin yararları
8 maddede mezoterapinin yararları