Erdoğan'ın aday kriteri ve Silivri


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimlerle ilgili çalışma yaptıklarını, adaylar konusunda hassas olduklarını söyledi ve bazı özellikleri sıraladı:
 
- ‘Şu benim yakınım bu benim yakınım’ diye teklifler gelmesin. Ehliyet ve liyakat sahibi olacak.
- Gurur ve kibir abidesi insanlar olmayacak.
- Halkta karşılığı olacak.
- Mütevazı, saygılı ve çalışkan.
- Fetö ve Pkk gibi terör örgütleriyle uzaktan yakından ilişkisi bulunmayacak.
 
Sayın Erdoğan’ın özetle sıraladığı bu özelliklerden yola çıkarsak, Silivri’de adı geçen isimlerden kim aday gösterilir sizce? Başvuru süreci başlamadığı için henüz kesinleşmemiş, ama kulislerde konuşulan isimleri tekrardan yazalım: Hüseyin Turan, Metin Karakaş, Yetkin Çavdar, Osman Umuç, Emrah Maşalacı, Filiz Güler, Tahir Sert, Ümit Kalko, Muharrem Eren, Davut Memiş ve Mustafa Saral.  
Bu isimler “kesin aday adayı” demiyorum, lakin adaylık düşündükleri yakın çevreler tarafından konuşuluyor. Belki yenileri eklenip sayı artacak, belki hiç düşünmeyenlerle birlikte sayı düşecek. Bu isimlerle Erdoğan’ın sıraladığı özelliklerle değerlendirme yapın ve kimin aday gösterilebileceğini tahmin edin. Hesapta olmayan “yeni bir isim” bu özelliklerin hepsini taşıyor olmasın yoksa?
*
Bir adayın, ehliyet ve liyakat sahibi olup olmadığını…
Havalı, kibir sahibi, kendini beğenmiş tavırlar takındığını…
Halk tarafından sevilip sevilmediğini…
Mütevazı, efendi, işinde başarılı ve çalışkan mı değil mi…
Fetö çamuruna batmış mı, pkk smepatizanlığı var mı yok mu kim nasıl tespit edecek?
 
İşte tam bu noktada “ilçe teşkilatlarının” görev ve yetkileri devreye giriyor. Bir aday belirlenirken, ilçe teşkilatının, ilçe başkanının gözlem ve analiz notu etkili olacak. İl Başkanlığının araştırmaları etkili olacak. Genel Merkez tarafından il bazında kurulan komisyonların karnesi dikkate alınacak. Hepsi önemli, ama ilçe teşkilatı daha çok önemli. Teşkilatın başı, en yetkili makamı olan ilçe başkanı “belirleyici güç” konumunda.
Geçmiş yıllarda yapılan hatalar, AK Parti’nin yenilenen politikası nedeniyle bir daha tekrarlanır endişesini ortadan kaldırıyor. “Teşkilat-aday işbirliği” bu dönem önemseniyor. Teşkilatın istemediği bir ismin aday gösterildiğinde seçimlerde elde edilen sonuçların hüsran oluşturduğuna geçmiş yıllarda şahit olduk. Değerler bütünü olan partilerde şuur dava ve gönüllülük esasına dayanması gerekirken, şahsi hırs ve beklentilerini ön plana alan siyasiler hem kendilerini, hem davalarını, hem de partilerini hezimete uğratıyor.