Çöpteki hikmet…


Geçen haftayı çöp meselesiyle geçirdik. Dünya Temizle Günü bahanesiyle birdenbire çöp toplama ve temizlik yarışına girişen belediyeler, ardı ardına “temiz toplum” mesajı verdi. Sanki görevleri değilmiş de “Bakın topluyoruz, vatandaşı önemsiyoruz” algısı oluşturmaya çalıştılar. Gerçi vatandaş olarak sorumsuzca davranışlarımızın karşılığını hak ettiğimiz gibi alıyoruz ya, neyse.
Belediyelerin görev alanları 5216 sayılı kanunla belirtiliyor: İlçelerin çevre temizliği ilçe belediyelerinin sorumluluğunda. Yetki karmaşası olmamasına rağmen ihmallerden kaynaklı siyasi tartışmalar yapılıyor. Bu da suni gündem amacı taşıyor. Bazı siyasiler, polemiklerden beslenerek tribüne oynamayı tercih ediyor. İBB ve Silivri Belediyesi’nin çöp meselesinde düştüğü durumun sorumlusu elbette Silivri Belediyesi. Çevre temizliği konusunda yetersiz kalınca İBB ekipleri devreye giriyor. Pislik temizlemeye ne kadar meraklılarmış deyiveriyor görenler. Üstelik protokol üyeleri de belediyenin başını çektiği organizasyonda eldiven takıp sembolik çöp topladılar. Yüzlerde maske, ellerde eldiven ve çöp torbası ile gazetecilere poz verdiler. Kimisi cep telefonuyla selfi yapıp “He he he çöp topluyoruz” notuyla memnuniyetini ifade ediyor. Sosyal mesaj veriyor takım elbiseli yöneticilerimiz, “Temiz toplum temiz çevre” diye.  
Vatandaşa atıfta bulunarak “örnek insan olun” diyorlar ama vatandaş “temiz siyasetçi temiz yönetici” dediği zaman pek de hoşlarına gitmiyor, işlerine gelmiyor. Vatandaşa kızıp, “herkes önce kapının önünü temizlesin” kampanyası yürütüyorlar ama kendilerinin temizlenip paklanması akıllarına gelmiyor.
Biz vatandaşlar, aynı çevreyi kirleterek hak ettiğimizi aldığımız gibi, siyasileri de yücelterek hak ettiğimizi alıyoruz. Temiz çevre ile temiz siyasetçi arasında hiçbir fark yoktur.
 
ÇÖP DEMEK OY DEMEK
Silivri’deki bu organizasyonun adı “İki Ayaklıların Çöpleriyle Mücadele Eylem Planı ve Kravatlıların Halleri” olmalıydı. Basit bir çöp hareketiyle nerelere geldi konu.
Aslında çöp demek oy demek, yoksa vatandaşın sağlığıymış, bilmem neymiş önemli değil. Vatandaşın sağlığını önemseyenler otopark ve trafik gibi stres oluşturan sorunları da çözerlerdi. İnsanlar her gün bu stresi yaşarken, psikolojik olarak da her an kavgaya tutuşacak ruh haline giriyor.  Artık streslerini yumrukla mı atarlar, kurşunla mı atarlar Allah bilir.
*
Çöp demenin oy demek olduğunu anlatacağım bir örnek vermek istiyorum. Gerçek ve yaşanmış bir olay. Selimpaşa’nın merkeze uzak bölgesinde oturan bir vatandaş…
2009 seçimlerinde dönemin AK Parti adayı Hüseyin Turan’a neden oy vermediğini şu sözlerle anlatıyor: “Belediye bizim mahalledeki çöpleri şikayet edince alıyordu. Her defasında şikayet etmekten bıktık. Sürekli koku ve kirlilik veriyor belli. Ama önemsemiyorlardı. 5 hane olduğumuz içindi belki. Ve bizler oyumuzu bu tepkiden dolayı Özcan Işıklar’a verdik. CHP’li değiliz ama belki çöplerimiz toplanır diye düşündük.”
İşte çöp demenin nasıl oy demek olduğunu anlatan yaşanmış bir olay. Çöp deyip geçmeyeceksin, vatandaşın çöpünü şov yaparak değil, usulüne uygun olarak toplayıp görevini yerine getireceksin.
Çöpünü almazsan, oyunu da alamazsın.
Her yerin pırıl pırıl olması da oy garantisi vermez. Vatandaşın ne ihtiyacı olduğu, ne görmek istediğiyle ilgili bir durum. Birisi çöpü bahane eder, başkası asfaltı, bir başkası kaldırımları.
*
“Halka hizmet hakka hizmettir” diyerek popülist siyaset yapıyorlar, cennete girmek için de önce siyasete girmeyi tercih ediyorlar.